Gonartroz (Diz ekleminin dejeneratif osteoartriti) nedir?
Gonartrozdan bahsetmeden önce kısaca diz ekleminin yapısından bahsetmek gerekir.
Diz eklemi femur, tibia ve patella olmak üzere 3 kemiğin oluşturduğu menteşe tipi bir eklem olup, vücuttaki en büyük eklemdir. Eklemi oluşturan kemik yapılarla beraber diz ekleminde yer alan bağlar, eklem kapsülü ve menisküsler eklemin stabilitesini sağlarlar.
Diz eklemi eşsiz yapısı ile fleksiyon ve ekstansiyon, fleksiyonda iken abduksiyon ve adduksiyon ve ek olarak hareket esnasında iç ve dış rotasyon yapar.
Femurun diz eklemini oluşturan medial ve femoral kondiller şekil, büyüklük ve yerleşimleri bakımından asimetriktirler. Bu asimetri hareket ile beraber eklemin stabilitesine katkı yapan bağlarında çalışma mekanizmasını desteklemekte ve farklı hareket açıklıklarında bağlar arası dengeyi sağlamaktadır. İki kondil arasında yer alan troklea adı verilen oluk ise patella denilen vücudun en büyük sesamoid kemiğinin hareket ettiği yolu oluşturmaktadır. Patella diz eklemini oluşturan kemik yapılardan biri olmakla beraber dizin ekstansiyon yapmasını sağlayan mekanizmayı güçlendirir.
Tibia eklem yüzeyi ise femur kondilleri ile birlikte eklemi oluşturan yapıdır. Diz ekleminin hareketlerinin tamamı bu iki kemiğin eklem yüzeyleri arasında gerçekleşmektedir.
Bahsedilen kemik yapılar dışında diz ekleminde medial ve lateral menisküsler ile ön ve arka çapraz bağlar, dış ve iç yan bağlar bulunmaktadır. Bu yapıların hastalıkları da bu konunun dışında olmak üzere diz ekleminin stabilitesini önemli ölçüde olumsuz etkilemektedirler.
Diz eklemi aktif olarak 140° fleksiyon yaparken, ekstansiyon ise 5°-10° dir. Normal yürümek için gerekli olan hareket açıklığı 75°, koşmak için ise 90° hareket açıklığı gerekmektedir. Merdiven inip-çıkmak ve sandalyeden kalkmak için gereken hareket açıklığı ise yine ortalama 90°’dir.
Osteoartrit, özellikle yük taşıyan eklemlerde ortaya çıkan, ilerleyici kıkırdak yıkımı ve kaybı ile karakterize kronik dejeneratif bir süreçtir. Primer veya başka bir hastalığa bağlı olarak ikincil (sekonder) olarak gelişebilir.
Primer osteoartrit, genellikle kalıtımsal olup kadınlarda otozomal dominant, erkeklerde ise otozomal resesif geçiş gösterir.
Sekonder osteoartrit ise; metabolik, travmatik veya inflamatuar nedenlere bağlı oluşabilir.
İlerleyen yaş, kadın cinsiyet ve obezite, genetik yapı, eklem bozuklukları, travma, mesleki zorlanmalar, kas güçsüzlüğü, fiziksel aktivite azlığı, sigara kullanımı, diyabet osteoartrit için risk faktörlerini oluşturmaktadır.
Gonartroz ise diz ekleminin osteoartritidir (Figür 1) ve kadınlarda daha sık görülür. Medial femorotibial, lateral femorotibial veya patellofemoral kompartmanlarda tek başına tutulum olabileceği gibi birden fazla kompartmanda da aynı anda tutulum olabilir. Şikayetler tutulan bölgeye göre değişir.
Hastalarda başlıca yakınma, diz ekleminde hareket ile artan, istirahat ile azalan ağrı, uzun istirahat sonrası eklemde tutukluk ve eklem çevresinde hassasiyet görülür.
Gonartrozda, eklem ağrısı ilk şikâyet olup, hastalığın başlangıcında ağrı hareket ile ilişkili iken hastalık ilerledikçe ağrı süreklilik kazanır. Ağrı, kıkırdak dışı eklem içi ve dışı yapılardan kaynaklanır. İlerleyen dönemlerde kas güçsüzlüğü ve eklemde oluşan kontraktürlerde ağrıya katkıda bulunur
Eklem yüzlerindeki uyumsuzluk, kas spazmı ve kontraktürleri, serbest cisim ve osteofitler hareket kısıtlılığının mekanik nedenleridir.
Sinovit gonartrozda diğer eklemlerin osteoartritine nazaran daha sıktır.
Muayene bulguları, hastalığın şiddetine ve etkilenen kompartmana bağlı olarak değişiklik gösterir.
Gonartrozun başlangıç dönemlerinde kıkırdakta oluşan değişiklikleri saptamada rutin radyolojik (Röntgen) incelemeler yetersiz kalabilir. Hastalığın ilerlemesi ile radyolojik değişiklikler belirgin hale gelir. Diz eklemindeki deformasyon en iyi – ayakta basarak- çekilen grafiler ile saptanır.
Gonartrozda tedavi
Gonartroza sebep olan etkenlerin geri çevrilmesi mümkün değildir. Ancak, semptomlar hayat tarzı değişiklikleri, fizik tedavi, ilaç kullanımı ile veya son çare olan artroplasti ameliyatı ile tedavi edilebilir.
Konservatif tedavi:
Konservatif tedavide ilk basamak hastanın hastalığını tanıması ve yapması gerekenleri kavramasıdır. Kilo vermek, diz eklemine binen yükü azaltacağından hastanın şikayetlerinde azalmaya katkısı olacaktır. Bunun yanı sıra eklem hareket açıklığının ve kas gücünün korunması veya arttırılması için doktor tarafından önerilen egzersizlerin yapılması da çok önemlidir.
Gonartoz hastası hareketsiz kalmamalıdır. Ancak, ağrı sınırına gelmeden durmasını da bilmelidir. Gerektiğinde baston gibi yürümeye yardımcı cihazları kullanmaktan çekinmemelidir. Bu şekilde hem diz eklemine binen yük azalacak hem de hareket açıklığında kısıtlanmaya bağlı takılma ve düşmelere karşı bir önlem alınmış olacaktır. Yürüme için uygun ayakkabı ve düzgün bir parkur seçimi çok önemlidir.
Hastalar bu dönem içerisinde doktor kontrolünde kullanacakları ilaçlar ve lüzumu halinde yapılacak olan eklem içi enjeksiyonlardan da – hyalüranik asit, PRP, stemcell- fayda göreceklerdir. Ek olarak, bu dönemde yapılacak rehabilitasyon da hastaların hareket açıklıklarını ve kas gücünü korumalarını sağlayacaktır.
Cerrahi tedavi:
Gonartoz tedavisinde cerrahi tedavinin başlıca endikasyonu medikal tedaviye yanıt vermeyen ağrı, gece ağrısı ve bu ağrının uyku düzenini bozması, günlük aktivitelerin idamesinde ileri derecede zorluk ve ileri derecede hareket kısıtlılığıdır.
Gonartrozda cerrahi tedavi seçenekleri yüksek tibial osteotomi (Figür 2), unikondiler diz artroplastisi (Figür 3) ve trikompartmantal (Figür 4) artroplastidir.
Yüksek tibial osteotomi ve unikondiler diz artroplastisi endikasyonları bazı farklılıklar içermekle beraber temel olarak diz ekleminin sadece medial kompartmanında artroz bulguları olan hastalar için uygundur. Trikompartmental diz artroplastisi ise dizin tüm – medial, lateral ve patellofemoral- kompartmanlarının artrozu söz konusu ise uygulanır.
Gonartrozda çoğunlukla hastalar her üç kompartmanda artrozik değişiklikler olduğu zaman başvurmakta ve dolayısı ile total diz artroplastisi (total diz protezi) oldukça sık uygulanmaktadır.
Total diz artroplastisinin uzun dönem sonuçları çok iyi olup, hastanın yaşam kalitesini olumlu etkilmekte ve yükseltmektedir.
Sonuç olarak, diz ağrısı hastalar tarafından önemsenmesi gereken bir patolojidir. Erken tanı ile konservatif tedavi seçenekleri hastanın yaşam kalitesini arttıracaktır ve artroplastiye giden süreci uzatacaktır. İleri evre gonartrozda uygulanacak olan diz artroplastisi ise eğil ellerde hastaların aktif hayata dönüşünü sağlayacaktır