Kübital Tünel Sendromu

Dirsekte Ulnar Sinir Sıkışması
Ulnar sinir anatomik yerleşimi nedeni ile en sık dirsek bölgesinde tuzaklanmaktadır. Dirsek medialinde ulnar sinirin sıkışma ihtimali olan 5 bölge yer almaktadır. Bunlar; Struthers arkadı, medial intermusküler septum, retroepikondiler oluk, kubital tünel (humeroulnar arkad) ve fleksör pronator aponevrozdur. Sıkışma en sık retroepikondiler olup ve kubital tünelde olur.

Bu bölgedeki sıkışmaların tamamına kubital tünel sendromu denilmesine rağmen cerrahi tedavide sıkışmanın yerinin doğru bilinmesi önem arz etmektedir. Gerçek kubital tünel Osborne bağı ile fleksor karpi ulnaris kasının iki başı arasında kalan bölgedir.

Yaşlanma ile beraber dirsek bölgesinde ulnar nöropati- sıkışma sıklığı artar. Erkek cinsiyette kadınlara göre daha sık görülür. Sebep olarak kadınlarda dirsek bölgesindeki yağ dokusun erkekler oranla daha fazla olması gösterilmektedir.

Kubital tünel sendromundan, fasiyal bantlar, kubitus valgus, osteofitler, ulnar sinir subluksasyonu, kalınlaşmış Osborne bağı, dirsek dayama alışkanlığı sorumlu tutulmakla beraber, idiopatikte olabilir. Dirseğin tekrarlayan fleksiyon ve ekstansiyon hareketleri de etiyolojiden sorumludur.

Ulnar sinirin farklı bölgelerde sıkışmasının semptomları birbirine çok benzer. En sık yakınma, 4. parmak yarısında ve 5 . parmağın tamamında uyuşma ve parestezidir. Bu şikayetlere,el sıkma gücünde azalma, el becerilerinde kayıp eşlik edebilir. Dirsek fleksiyonu semptomlarda artmaya neden olur. Dirsekten proksimale-yukarı ve distale- aşağı yaılan bir rahatsızlık hissinden yakınılır. Gece ağrıları ve rahatsızlık hissi çok semptomatiktir.

İleri olgularda 4. ve 5. parmaklar hafif abduksiyon, 5. parmakta abduksiyon ve pençeleşme olur. Başparmakta ise metakarpofalengeal eklemden hiperekstansiyon olur. Bu anamolilere hipotenar atrofi eşlik edebilir. Adduktor pollicis paralizisine bağlı olarak başparmak adduksiyon yapamaz.

Tanıda klinik bulgular, provakatif testler ve EMG yer alır. EMG’nin amacı, ulnar sinir hasarı olup olmadığının belirlenmesi, şiddetin ortaya konması ve ayırıcı tanının yapılmasıdır.

Tedavi konservatif ve cerrahidir.

Konservatif tedavide hasta eğitimi ve aktivite modifikasyonu yapıları. Semptomları arttıran hareketlerden kaçınılmalıdır. Dirseğin istirahate alınması semptomlarda rahatlama sağlar. Lokal steroid enjeksiyonun tedavide yeri yoktur.

6-12 hafta devam edilen konservatif tedaviye yanıt yoksa, kas atrofisi varsa, paralizi ilerleyici ise cerrahi tedavi yapılmalıdır.

Cerrahi tedavide temel olarak etiyolojiye yönelik olarak sinirin gevşetilmesi, rahatlatılması ve lüzumu halinde öne taşınması söz konudur.